16 Aralık 2012 Pazar

Dejavu

Dışarıdan gelen tabanca sesleriyle uyandı kadın. Ne zaman uyandığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Daha doğrusu bir fikri yoktu. Eve nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Yanında yüz üstü yatan erkeğe bakıp yüzünü ekşitti. Hayır! Pişman değildi. Sadece memnuniyetsizdi. Elini yüzünü yıkadı ve kendisine bir kahve koydu. Yatak odasından gelen tıkırtılardan yola çıkarak adını bilmediği erkeğin uyandığını düşündü. Uyanmıştı adam.Evin içinde kendisini aradığını biliyordu. Keşke bulamasa beni ve siktir olup gitse diye düşündü. İçeriye giren adam   mutlu bir şekilde "Günaydın canım" dedi. Sana da dermiş gibi gülümsedi kadın. İsteksiz ve ruhsuzdu kadın."Kahvaltı hazırladın mı?" diye sordu adam. Kontrolsüz bir sevecenlik vardı adamın üstünde. "Yok, şimdi defolup gidebilirsin. Kahvaltını da dışarıda yap. Paran da yoktur şimdi. Al şunu." dedi ve adamın elinde buruşuk 20 lira sıkıştırdı. Adamın gözleri doldu. Kıyafetlerini hızlıca giydi. Bir fahişe edasıyla çıktı evden. Bir assolistin gidişini andırıyordu gidişi. Kadın durdu ve düşündü. Üzüldü. Eskiden yaşadıklarını hatırlayarak hoşgörüsünü ruhunun en derinindeki kutuya geri kilitledi. Evinde yalnız olmadığını hissetti. Fısıltılar duymaya başladı. Pek şaşırmadı. Belki de hayattan bir beklentisi olmadığı için küfür edebiliyordu bütün sisteme. Fısıltılar eşliğinde piyano sesleri duyuyordu kadın. Bir müzikalin içindeydi sanki. Ağır hareketlerle dans etmeye başladı. Elinde bir fincan kahve ve yeni yakılmış bir sigara vardı. Sonsuzluğun notalarıydı bunlar. Tanrı selamlıyordu bu kadını sanki. Ani ve keskin kapı vuruşlarıyla bölündü bu muhteşem resital. Sabah evinde bulanan ve tanımadığı adamın geri geldiğini düşünerek hızlı adımlarla yürüdü kapıya. Kızgın bir şekilde açtı ve "Ne var be gerize..." cümlesini  yarıda kesti çünkü karşısında yapılı 2 adet siyah giyinmiş mafyavari adam vardı. "Patron parayı istiyor." dedi uzun boylu olan. "Para bulunca getireceğim. Gerçekten." kadının sesi titriyordu bunları söylerken. "Söz değil para istiyoruz.Bu 1 hafta içinde tekrar gelicez. Ve geldiğimizde de seni elinde parayla görmek istiyoruz." dedi kısa boylu olan. Kadından bir makas aldı. Kadının korkusu gözlerinden okunuyordu. Gözlerinde bir ışık parladı. "Heyy! Durun.Heeey" diye bağırarak adamların peşinden gitti. "Yanınızda başka mal var mı?" dedi kadın. "Var. Fakat borcunu ödemeden başka mal alamazsın." dedi uzun boylu."Son bu. Hem bu hafta zaten vereceğim parayı.Çok ihtiyacım var." diye yalvardı kadın. "Hayır" dedi uzun boylu adam. Sinirlenen kadın ani bir hareketle kısa boylu adamın silahını kaptı. "Ver şu malları sürtük." diye bağırarak silahı adamlara doğrulttu. "Oyuncak değil o geri zekalı ver şunu bana" dedi uzun boylu adam. "Ne? Geri zekalı mı?" diye haykırdı kadın. Ve uzun boylu adamı tam kafasından vurdu. Ne yapacağını bilmiyordu. "N'aptın sen aptal kadın" dedi kısa boylu. Hırsını alamayan kadın tüm kadınlar adına kısa boylu adamı hayalarından vurdu. Acı içinde bağıran adamın sesini duyan insanlar kadına doğru yaklaşmaya başladılar. Korkan namluyu kendi başına dayadı. Tetiği çekti. Ne zaman uyandığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Daha doğrusu bir fikri yoktu. Eve nasıl geldiğini hatırlamıyordu.Dışarıdan gelen tabanca sesleriyle uyandı kadın.Ve yanında yüz üstü yatan erkeğe bakıp yüzünü ekşitti.